fbpx

Blog

Kuzey Afrika’yı Keşfetmenin Keyfi
Gönüllü Yazıları

Kuzey Afrika’yı Keşfetmenin Keyfi

Tunus’ta geleli 3 hafta oldu ve size kısaca nasıl başladığından, burada neler yaptığımızdan, nasıl hissettiğimden ve geri kalanı için neler beklediğimden bahsedeceğim.

Öncelikle buraya gelmek benim için çok hızlı bir karardı ve şu ana kadar hiçbir pişmanlığım olmadı. Daha önce Avrupa’nın birçok yerinde bulundum ve bu benim Arap kültürü ve Afrika kıyasıyla ilk buluşmam diyebilirim. Şu an her ne kadar Akdeniz iklimi içerisinde de olsak buraya da kış geliyor, hafif yağmurlu günler görsek de genel itibariyle soğuk ama güneşli günlerdeyiz ve kışı sevmeyen biri olarak çok memnunum bu durumdan. Onun dışında Tunus’un başkenti Tunus’ta olmamıza rağmen maalesef şehrin altyapı yatırımları konusunda oldukça geride kaldığını, ulaşım ağının aşırı yetersiz ve eski sokakların ise temizlik ile büyük bir sorunu olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Ama belirtmek isterim ki bunun en önemli sebebi halk. Halkın toplum içinde nasıl yaşanacağına dair eğitilmesi gerekiyor. Türkiye’de de aynı durum söz konusu ama belediyeler özellikle temizlik üzerinde daha fazla yatırım yaptığı için bu o kadar gözler önüne batmıyor.

Gelelim Tunuslulara ve kültürlerine. Burada başıma gelen en güzel şey kesinlikle Tunus halkı. Çok arkadaş canlısı, sıcak kanlı ve dizilerimiz ve benzer kültürlerimiz sebebiyle Türkleri ve Türkiye’yi aşırı seviyor ve hayranlık duyuyorlar ki bu kesinlikle hakkettiğimizden fazla bir değer. Bilinenin aksine Tunuslular tam olarak Arap değiller, dilleri Arapça-Fransızca etkisinde kalsa da kendilerini berber olarak tanımlıyorlar ve bizim aşina olduğumuz orta doğu ülkelerindeki Arap toplumlarından kesinlikle farklılar. Ve bunun altını çizerek söylüyorum ki Türkiye’den daha laikler ve kadın toplumun içinde daha fazla yer alıyor ve bu bence hayranlık duyulması gereken bir şey, diğer yandan da bizim ülkemizin ayıbı!

Diğer bir güzel nokta ise yemekleri. Kesinlikle benim damak tadıma uyuyor. Akdeniz mutfağının aromalarını, yeşilliklerini, deniz mahsullerini doğunun baharatıyla, acısıyla, etiyle harmanlamışlar. Tatlıya ve ekmeğe bayılıyorlar ve kesinlikle çok farklı lezzetleri var. Mutfağa dair beni üzen tek şey çayları ki kendiliğinden şekerli bir çayları var ve hiç bana göre değil şimdiden uyarıyorum, çay severler kiloluk çayları ile gelsinler.

Onun dışında burada Tunus Dinar’ı kullanılıyor, kur olarak Türk Lirası karşısında nerdeyse 2 kat değerli olsa da hayat Türkiye’den bir tık ucuz.  Özellikle maddi endişeleriniz varsa hem rahatlıkla seyahat edebilmeniz hem de yerel lezzetleri tadabilmeniz açısından buraya gelmenizi tavsiye ederim.

Burada bulunma nedenim Pinna Association adındaki dernek ile birlikte ekoturizm adına çalışmalar yapmak, doğayla iç içe olmak ve sürdürülebilir bir yaşam adına farkındalık oluşturmak. Bunun için kamplar düzenliyor, konferanslarda bulunuyor ve diğer topluluklar ile hem kültürel hem de işlevsel olarak bir araya geliyoruz. Şu ana kadar çok sayıda insanla tanıştım ve gözlem yeteneği iyi olan biri olarak çok fazla şey öğrendim hatta bildiğimi keşfettim.

Yaklaşık 40 günüm daha var burada ve beni nelerin beklediğini hayal dahi edemiyorum, emin olduğum şey daha çok insanla etkileşim içinde olacağım ve bir sürü şey tecrübe edeceğim ve çokça şey öğreneceğim bunu yaparken de bir o kadar eğleneceğimdir.

Henüz çok fazla gezme fırsatım olmadı çünkü yaşadığım yeri ve kültürü anlamaya çalıştım. Önümüzdeki süreçte 2 kamp etkinliğimiz var ve birinde hayalim olan çöl ziyaretini gerçekleştireceğim onun dışında ise kuzey kıyılarında yer alan müthiş güzelliğe sahip Yunan adalarını andıran sahil kasabalarını ve batıda kalan dağlarını ziyaret edip yerel insanların evine konuk olup kültürü daha yakından tanımaya çalışacağım.

Bana bu deneyimi yaşama fırsatı verdiği için Gönüllü Hareketi Derneği’ne teşekkür ediyorum.

Furkan Yiğit Özgören,

Ariana – Tunus, Kasım 2018