Uludağ Üniversitesi’ne 2011 yılında geldim. Tabi her üniversiteyi yeni kazanan gibi içimde tarifi benzersiz bi heyecan vardı. Yeni arkadaşlıklar, yeni bi şehir, çok daha farklı bir yaşam(!)..
Evet farklı bi yaşam üniversite hayatı. Lisedeki gibi ders saatleri konusunda pek sıkıntı olmuyor ve de çok çok fazla insan var. Tabi asıl değineceğim konu bu değil…
Üniversitede herkes bir şeyle uğraşır, çok daha sosyal olur gibi düşüncelerim vardı. Şu anda 3. sınıfım ve ne kadar yanıldığımı anladım. Bunu anlama sebep olan olay ise 2013 yılının Eylül ayında Macaristan’da Erasmus yapmam oldu. Orada insanlar çok fazla hoşgörülü, daha sosyaldi. İnsanları görünüşüne göre değerlendirmiyor, yeni bir insanı tanımanın verdiği mutlulukla doluyorlardı. 4 ay Macaristan’da kaldım ve sonra Türkiye’ye geldim. Aman Allah’ım! İşte o zaman fark ettim her şeyi. Öğrenciler sadece okul-cafe-ev ya da okul-dersane-ev üçlüsünden başka bir şey yapmıyorlardı. (Cafelere gitmeyin gibi bir şeyi de desteklemiyorum. Tabiki gideceksiniz! Gitmelisiniz.) Öğrenci olmayan insanların çoğu ise sadece ekmek parası kazanma peşindelerdi. Kimse bunların dışına çıkıp da daha farklı şeyler yapmaya zaman bulamıyordu(!) sanırım. (Cidden ağlanılacak bi haldeyiz..)
Tüm bunları gördükten sonra kendi kendime “Ben neden farklı olmayayım? Ben neden insanlığın yararına bir şeyler yapmayayım? Neden monoton bir hayat yaşayayım?” gibi sorular sormaya başladım ve Görükle Gençlik Merkezi’ne üye olarak başladım kendimi değiştirmeye.
Burada yeni insanlar tanıdım ki hepsi de farklı kişilerdi zaten. Başkaları için kendilerini yıpratmaya hazır insanlar! O kadar hoşuma gitti ki. Tüm samimiyetimle yazıyorum bu cümleleri emin olun.
Down sendromlu, bizden +1 daha ileride olan insanlarla tanışmak… Engelli ama hayata bizden daha geniş bir pencereyle bakan bireyleri tanımak… Huzurevindeki amcalarımızı, teyzelerimizi görmek, ellerini öpmek… Sokakta başıboş bırakılmış hayvanların ziyaretine gitmek… Geleceğimiz için doğaya bir tohum, bir fidan hediye etmek… Hepsi ama hepsi şu yaşadığımız monoton ve sıkıcı hayattan çok çok daha güzeller! O kadar pozitif bakmaya başladım ki hayattan müthiş derecede zevk almaya başladım!
Siz de kalkın ve başka insanlar için bir şeyler yapın! Bu dünya hepimizin! Ve hepimiz birbirimize muhtacız. Kalkın ve renklendirin şu siyah beyaz olan hayatınızı!
Hepimizin değişmesi umuduyla…
Esen kalın.