fbpx

Blog

Rajcza Kasabasında Öğrendiklerim
Gönüllü Yazıları

Rajcza Kasabasında Öğrendiklerim

Dzien Dobry ☺ Ben Gözde. EVS projesiyle yaklaşık bir yıl kadar Polonya’da bulundum. Sizlere ülkeme döneli henüz birkaç ay olmasına rağmen şimdiden özlediğim projemden bahsetmek istiyorum.

Proje süreci benim için çok anlamlıydı.  İlk yurtdışına çıkışımdı ve açıkçası projeye başlamadan önceki hedeflerim arasında boş vakitlerimde Avrupa’yı gezebildiğim kadar gezmek vardı. Mentorüm beni havalimanında karşıladıktan sonra süreç fazla hızlı ilerledi.

Polonya ve Slovakya sınırında “Rajcza” isminde küçük bir kasabada iki gönüllü – bir Alman ve bir İspanyol – arkadaşımla daha beraber, ilkokul 1. sınıftan ortaokul 8. sınıfa kadar öğrencilerin bulunduğu, her sınıfın iç içe ve arada net bir hiyerarşi olmadan eğitim aldığı oldukça eski bir kurumda görev aldım. Bunu teneffüslerde 8. sınıf öğrencilerinin 1. sınıflara gidip onlarla oyun oynamalarına her gün şahit olduğum için söylüyorum. Tabi bu geçişler ve arkadaşlıklar her sınıf için söz konusuydu ve tabi her sınıftan öğrencinin direktörle çekinmeden konuşup şakalaşabildiğini gördüğüm için söylüyorum.

Çocuklarla tanıştıktan sonra lehçe öğrenme isteğim arttı ve onları gerçekten anlamak için özel çaba sarf etmeye başladım. Her etkinlikte onlardan çok farklı bilgiler öğrendim ve yepyeni deneyimler kazandım. Bir yandan haftada bir gün lehçe dersi alıyor bir yandan öğretmenlere derslerinde yardım ediyor ve bir yandan çocuklarla olabildiğince çok vakit geçiriyordum. Ayrıca öğrencilerim de bu süreçte Türkçe öğrenmeye ve Türk kültürüyle yakından ilgilenmeye başladılar. Workshoplar ve Türkçe dersleriyle bu konuda onlara katkı sağladığımı düşünüyorum.

Bulunduğum coğrafya ve özellikle benim bulunduğum lokasyon itibariyle muhteşem bir doğanın içinde yaşama fırsatı buldum. Eminim uzun süredir İstanbul’da yaşayan insanlar şehirden doğaya göç serüvenimdeki yaşadığım heyecanı ve mutluluğu çok daha iyi anlayacaktır. Etrafımız ormanlar ve alçak dağlarla çevriliydi dolayısıyla her hafta sonu trekking ve hiking yapmak en sevdiğimiz rutinimiz haline geldi.

Bu kültürel etkileşim sürecinde çok fazla tecrübe kazandım ve dünyadaki insanları sınıflandırmanın ekonomik, ırk veya dinden ziyade insanların kalpleriyle yapılması fikrine kanaat getirdim. Demek istediğim, illa ki dünyayı yaşamı kolaylaştırsın ve daha iyi anlayalım diye sınıflandırma gereksinimi duyuyorsak bunu iyi kalpli insanlar ve kötü kalpli insanlar olarak yapmak en doğrusu olsa gerek. Edindiğim tecrübeler ve kazandığım yeni insanlar bana insanların birbirinden yalnızca kalpleriyle farklı oldukları hissini uyandırdı. Bu yüzden EVS benim için bir dönüm noktası oldu. Umarım her genç hayatında bir kez EVS deneyimi kazanır.

Gözde Beyazıt, Ekim 2019