fbpx

Blog

Kosova’da AGH | Metehan Ramazanoğlu
Gönüllü Yazıları

Kosova’da AGH | Metehan Ramazanoğlu

Herkese merhabalar,

Kısaca kendimden bahsetmek istiyorum. Zira AGH için çok fazla da düşünmeye gerek olmadığını ancak arka planlardaki detayları görerek fark edebiliyoruz.

Ben Metehan Ramazanoğlu, Uludağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümü mezunuyum. Öğrenciliğim döneminde çeşitli sivil toplum kuruluşlarında “gönüllü” olarak bulundum ve faaliyetlerine katkı sağlamaya çalıştım elimden geldiğince. Gönüllü olmak, hayatın samimi yönlerini keşfetme olduğunu da söylemem gerekiyor; fayda sağlamak, faydalı olmak, insanlara ve insanlığa…

Mezuniyetimin ardından ilk yurtdışı deneyimimi İngiltere’ye giderek yapmıştım. Bu gidişim dil eğitimi alabilmek içindi. (İtiraf etmeliyim ki epey masraflı olmuştu bana, aileme.) İngiltere’de geçen 4 ayın sonrasında da iş arayışına girip bankacı olup çıkmıştım. Ancak yurtdışına “bir şekil de” çıkmak, tam tanımlayamayacağım virüs gibi, kanınıza giriyor ve bağımlısı oluyorsunuz. Uluslararası deneyim, Dünyanın ülkemizden ibaret olmadığının farkına varmak, kültürler ve insanlar tanımak, onları dinlemek ve öğrenmek… Muhteşemdir bu, inanın bana!

İş hayatım süresince, Makedonya’ya, Bosna Hersek’e (2 kez), Rusya’ya gitmişliğim vardı. Ancak gezme-tozma işleri hem çok maliyetli işler oluyor hem de “tam anlamıyla” yerelde yaşayan insanlarla kaynaşmanızı tam olarak sağlayamıyor. Çünkü siz orada turistsiniz.

“Neden ben biraz kalamayayım ki?!”, “AGH-EVS diye bir şeyler varmış. Neymiş ki bunlar?” dediğim anda, bi’ cesaret toplayıp projeleri en yakınımda olan Gönüllü Hareketi’ne sordum. Sağ olsunlar detaylıca anlattılar “Oku-İncele-Başvuru Hazırla-Gönderelim”…

“Bu işler bu kadar kolay mı ya?” demeye kalmadan Europass CV’mi hazırladım ve bir kaç gün içinde başvurumuzu yaptığımız (Kosova) projeden onay geldi. Apar topar hazırlıklar falan demeye kalmadan kendimi Kosova uçağında buluverdim. Evet, bu kadar hızlı süreç. Aylarca beklemeniz gerekmiyor. (Vize gereken ülkelerde belki biraz daha öncesinden vize başvurunuzu yapmanız ve beklemeniz gerekebilir. Ya da proje bulma süreciniz biraz daha uzun sürebilir. Kosova-Türkiye arasında vize serbestisi mevcut. Bu konuya dikkat etmenizi öneriyorum)

“Neden Kosova?” sorusuna, Balkanları ve kültürünü çok sevdiğimi, bizlere benzediklerini belirterek cevap verebilirim. Şimdi daha heyecanlı kısma geçiyorum.

Bindim uçağa ve çıktım yola. İndiğimde Priştina Havaalanından ev sahibi kurum olan CESD’in koordinatörü Evzi karşıladı beni. Valizlerime kadar taşıdı; yol yorgunluğu ve yabancı ülkeye gelmenin stresini yaşarken bu yaklaşımlar çok kıymetli oluyor. Hemen Priştina’da bulunan ve gönüllü olarak çalışacağım yerin karşısındaki mekana geçtik. Yemek yerken epeyce sohbet etme imkanı da bulduk. Pogače denilen (tombik içinde malzemeli) geleneksel yemeğini yedim ve çok lezzetliydi. Oh 🙂

İlk akşam Evzi beni kendi evinde ağırladı. Çünkü yaşayacağım evin temizliği ve düzenlenmesi gerektiğinden beni oraya geçirmedi. Misafirperverlik burada da var! Kendi evime ertesi gün geçtim. Evin ısıtma sistemiyle ilgili bazı sıkıntılar yaşadım takip eden günlerde, ancak bunları bir kaç gün içerisinde iyileştirmeye çalıştılar.

Bu birinci haftam ve Evzi benim mentörlerimle ve edindiğim arkadaşlarla tamamen serbest olduğumu, projeye ilk hafta başlamayacağını söyledi. Aslında çok da iyi oldu. Çünkü burada yerel hat almam, çarşısını, pazarını öğrenmem için iyi bir fırsat edindim böylelikle. Tam bir oryantasyon süreci.

Aylık toplam 150 Euro para alıyorum. İdareli kullanırsanız belki üzerine bir 50-100 Euro ile ayı tamamlayabilirsiniz. (Bu arada söylemeyi unuttum ama vize-uçak-tüm ulaşım ücretleri proje bütçesinden karşılanıyor. Özel harcamalarınız ise size bağlı!

Mentörlerim, Erleta ve Trina, haaaaaaarikaaaaaaa insanlar. Her konuda yardımcı oluyorlar. Yardımcı olurken, neyi nerede bulacağınız ve sair tüm ihtiyaçlarınız, geziyorsunuz sohbet ediyorsunuz ve birlikte eğleniyorsunuz! Türkleri Balkanlar zaten çok seviyor, kaynaşıveriyorsunuz. Haaa bu arada, buralarda Türkçe bilen de çok 😉 Hani söyleyeyim dedim.

Yukarıda bahsettiğim gibi, Turist gibi gelmek ayrı ama Avrupa Gönüllü Hizmeti ile gelmek ve burada kalmak, insanlarla kaynaşmak, İngilizcenizi en ama en ucuz yolla geliştirmek ve yerelin dilini “çat-pat” öğrenmek için harikulade! Şimdiden Arnavutça öğrenmeye başladım (Telafuz için uğraşmak çok eğlenceli oluyor onlarla).

İlk haftam ama çok güzel arkadaşlıklar kurdum. Hafta hafta yazmaya devam edeceğim. Haftaya projeye ufaktan başlayacağız. Gönüllü Hareketi’nde yaptığımız “English Club” tarzı bir çalışma da yapacağız. Hiç zorlanılacak bir iş değil açıkçası. Hem de öğretici 🙂

Fotoğraflarıma da bakın ve “AGH’yi düşünmeye başlayın” derim. Çünkü AGH sizi düşünüyor!

Metehan Ramazanoğlu